HAC YOLU 10
Taksici parasını aldıktan sonra, bize eliyle karşı tarafa dikkatli bakmamızı işaret etti biz de baktık. Tam karşımızda bütün haşmetli ile Mescidi Nebevi yükseliyordu.
Arabistan Çölünde iki gün iki gece yol aldık. Arar Sınır Kapısından ayrıldığımızın üçüncü sabahı güneş yükselirken yol levhalarından Medine'ye yaklaştığımızı anlıyoruz. Yolda Arapça ve İngilizçe bir levhada şunlar yazılı: "Gayrı Müslümler giremez" Ben bu yazının içeriğinden bir şey anladı isem Arap olayım. Tersi şöyle düşünelim. Roma'da bulunan Vatikanın girişine Müslümanlar giremez yazmış olsalardı; onlara ne derdik.
Bu levhada 500 metre kadar gider gitmez önümüzde giden otobüslerimizden biri yoldan çıktı. Yol kenarında uzanan çöle doğru daldı. Yüz metre gitti,kuma gömüldü. Hafif bir yan yattı. Diğer otobüsler durduk. Arabamızdan indik. Kimimiz arkadan, kimimiz yandan iterek otobüsü yola çıkardık. Çölle yol aynı seviyede bulunduğundan,takla atmadı. Arabadakiler uyuduğundan, kimse ne olduğunu anlayamamış. Zannederim, şoför uyudu.
Medine'nin varoşlarını geçip, Medine otobüs garajına girdik. Medine araba garajı çok geniş bir alana yapılmış. İçinde bizden önce gelmiş, müsait yerlere park etmiş on binlerce otobüs var.
İhtiyaç gidermek,el yüz yıkamak, banyo yapmak için yüzlerce tuvalet ve hamamlar yapılmış. Ilık şehir suyuyla banyo yaptım. On gündür yoldaydık. Kir ve toz içindeydik. Banyodan sonra yeni giysilerimi giydim. Hamamda yeterince banyo için duşluklar mevcut.
Garajda bulunan dolmuş taksilerden birine atladık; Mescidi Nebevi'ye yani Peygamber Evine yollandık. Osmanlının inşa ettiğı Medine Tren İstasyonun önünden geçip; demiryoluna paralel ilerleyerek yolumuza devam ettik. İstasyon binası kesme taştan yapılmış, çok bakımsız kendi halinde perişan halde duruyor. Duygulandık.Takside bulunan beş arkadaş; bu eserimize baktık baktık öylece hüzünlendik.
Sağ çephemizde yükselen otellerin bulunduğu caddeleri yarım ay dolaşırken, sol tarafımızda karşımıza üzerlerine beyaz tente çekilmiş geniş bir inşaat çıktı. Dolmuş inşaatı geçip,her tarafı beyaz mermerlerle döşeli geniş bir meydanın girişinde durdu.Taksici parasını aldıktan sonra. bize eliyle karşı tarafa dikkatli bakmamızı işaret etti. Biz de baktık. Tam karşımızda bütün haşmetli ile Mescidi Nebevi yükseliyordu.
Medine terminalinde hamamlarda aldığımız boy abdestli olarak mescite doğru adeta koşarak yürüdük. Bizim kafilede bulunan arkadaşlar bölüm bölüm arkamızdan geliyordu. Meydan beyaz entari giyimli Araplarla; serbest giyimli Türk ve başka ülke hacı adayları ile dolmuştu. Kimi geziyor, kimi ihtiyaç peşinde dolanıyordu. Bizse camiye konuşlanmıştık.
Yüz kişilik bir grupla peygamberimiz Hazreti Muhammed' in,Ebu Bekir ve Hz.Ömer'in yan yana bulundukları kabirlerinin ziyaret alanına geçtik. Burası Mesciti Nebevi' nin Güney cenahında ,20 metre genişliğinde,50 metreden biraz uzun bir koridordu. Kemerli ön kapıdan giriliyor, aynı konumda arka kapıdan çıkılıyordu. Kubbeler ve zemin beyaz mermer kaplı idi. Kabirlerin uzandığı bölüm gümüş kaplamalı, demir ve altın kafeslerden ibaretti. Kabirlerin ziyaretçilere yönelik güney kısmı yeşil bir ışıkla aydınlatılmıştı. Demir korunaklar da gümüşten yapılmıştı.
Ters yönden gelmek yasak ve imkansızdı. Kalabalıktan dolayı ezilme ve ölümler olabilirdi. Ziyaret tek yönlü yapılıyordu.
Kenarlardan tutuna tutuna Resulullah'ın kabrine ulaştım.Az geri çekilerek üç defa:"Ya Resulullah ölen eşimin sana selamını getirdim "dedim.(devam edecek)
0 Yorum